14 Haziran 2013 Cuma

KASSİTLER

Kassit’ler veya Kas’lar,
M.Ö. 1680 – 1160 arasında Zagros (Van bölgesinde, İran-Irak sınırında) dağlarından güneye inerek Mezopotamya'da devlet kuran dağ kavmi. 
Üçüncü Ur sülâlesi ve Birinci Babil devleti zamanında Kassitler, asker, işçi, kö­le olarak veya atlarını satmak üzere Babil bölgesine girmeğe başladılar. 
Kerkük ova­sında, bugünkü Süleymaniye dolaylarına yerleştiler, fakat sonra Babilliler tarafından batıya doğru sürüldüler. 
Mezopotamya'nın karışık durumundan faydalanarak Gandaş adlı bir liderin başkanlığında birleşti­ler, Fırat boylarından güneye inerek Babil bölgesini istilâ ettiler. 
Burada altı yüzyıl hüküm sürdüler, Sümer ve Akkad kültürle­rinin büyük ölçüde etkisi altında kaldılar. 
Zamanla kendilerini Mezopotamyalı sayma­ğa başladılar. 
Bu devirde Kassit tahtına Agum (hük. 22 yıl), Kastiliyaş I (hük. 84 yıl) ve Kastiliyaş II (hük. 22 yıl) adlı kral­lar geçti. 
M.Ö. XVII. yy.ın başlarında kassit tahtına geçen kralların önemli bir faaliyeti görülmez. 
Bu yüzyılın ortalarına doğru Kassit tahtına Agum II adlı bir kral geçti. 
M.Ö. XVI. yy.da Kassit dev­letinin başına geçen krallar şunlardır: Bar­naburiaş I, Kastiliyaş III, Ulam Buriaş, Agum III (Amenofis III ile çağdaştır). 
Bu son kral zamanında Kassitler geniş bir yapım faaliyetine giriştiler; kanallar açtılar, sulama sistemini geliştirdiler. 
Agum III dış siyasete de önem verdi; Mısır ile siyasî ilişkiler kurdu. 
M.Ö. XV. ve XIV. yy.larda Kassitlerin başına Kadaşman Har­be (1410 – 1396) geçti; sonra sırayla Kuri­galzu I, Kadaşman Enlil I, Burnaburiaş II (1367 – 1346), Kadaşman Harbe II, Kurigal­zu II (1343 – 1321), Nazi Muruttaş (1320 – 1295), kral oldular. 
Kassitlerin Elamlıler ve Asurlularla yaptıkları sürekli mücadele­ler ön Asya'nın tarihî gelişimi bakımından önemlidir. 
Mısırlılarla dost geçinen Kas­sitler, Suriye üstünde hak iddia etmekten vaz geçtiler, fakat buna karşılık gerek Elam'ın ve gerekse Asur ülkesinin hâkimi ol­mak istediler. 
Fakat Mitanni krallığının yı­kılmağa yüz tutması üzerine yeniden ba­ğımsızlığını kazanan Asur devletine karşı, siyasî ve askerî bir üstünlük sağlayamadı­lar. 
M.Ö. XIII. yy.da Kassit tahtına şu kral­lar geçti: Kadaşman Targu (1294 – 1278), Ka­daşman Enlil (1277 – 1271), Kudur Enlil (1270 – 1263), Şagarkti Enlil (1263 – 1250), Kastiliyaş IV (1243 – 1242), Enlil Nadir Şumi, Kadaş­manı Harbe (1241 – 1238), Adad Şum İddina (1241 – 1238), Adad Şum Naşır. M.Ö. XIII. yy.ın son çeyreğinde Kassit kralı Kaştiliyaş IV, Asur kralı Tikulti Ninurta I'e yenilince, Babil şehrinin hâkimiveti Asur'a geçti. 

A­sur kralı Tikulti Ninurta I'in ölümünden sonra Kassitler kısmen bağımsızlıklarını kazandılar, hatta bir süre için Asur'u nü­fuzları altına aldılar. 
Fakat bu başarı çok uzun sürmedi ve M.Ö. 1160 yıllarında Mezopotamya'daki Kassit hâkimiyeti büsbütün ortadan kalktı.

Devlet idaresi. 
M.Ö. II, binyılda Kassit­lerin idaresi altında bulunan Aşağı Mezopotamya'da, Hitit ve Mitanni devletinin i­daresine birçok noktada benzeyen feodal nitelikte bir devlet teşkilâtı vardı. 
M.Ö. 1750 ile 1450 arasında, tam bir feodal dev­let düzeni görülür. 
Fakat M.Ö. XV. yy.ın ortalarından itibaren kültür bakımından ol­duğu gibi, devlet idaresi bakımından da Kassitler, Babil'in etkisi altında kaldılar. 
Babil'in merkeziyetçi ve bürokratik idare sistemini feodalizmle birleştirerek değişik bir devlet düzeni ortaya koydular. 
Babil'de oturan kral ve Nippur eyaletinin «guenna» a­dını taşıyan valisi asıl yönetici durumun­daydılar. 
Kassit hâkimiyetinin sonlarına doğru Nippur'da guenna'lar ile birlikte mer­kezileştirilmiş idare sistemi de ortadan kalktı: mutlak hâkim, kral oldu.
Kassitlerde her çeşit toprak ürününden yün, deri ve yağ gibi maddelerden belirli bir miktar vergi alınırdı. Birçok kimse devlet çift­liklerinde ve imalâthanelerinde angarya iş­ler görmek zorundaydı.

Dil ve edebiyat. 
Kassit kralları, kitabele­rinde Mezopotamya çivi yazısını ve sami dilini kullandılar. 
Babil edebiyatına büyük bir önem veren Kassitler, edebî eserleri devlet eliyle toplattırarak resmî nüshalarını çıkarttılar. 
Bazı kassit bilginleri akkad dili üzerinde de inceleme yaptılar. 
Bunun ya­nında bazı krallar Sümer dilinde kitabeler yazdırarak Kassit diliyle akraba olduğu an­laşılan bu dili canlandırmak istediler. 
Da­ha sonraki Kassit belgelerinde samî adları yerine Sümer, Elam ve Hitit adlarının kul­lanılmış olması da bunu doğrulamaktadır.

Din. 
Kassitler Babil'in en büyük tanrısı Marduk'u koruyucu tanrı olarak saymakla birlikte, kendi tanrılarını da ihmal etmedi­ler ve yazıtlarında bunlardan daima söz et­tiler.  
Fakat yerli halk tarafından hiç bir za­man kabul edilmeyen bu tanrılar, Kassit hâ­kimiyetinin yıkılmasıyla ortadan kalktı.

Güzel sanatlar. 
Kassit kralları Mezopo­tamya'da büyük bir yapım faaliyeti gösterdi­ler, büyük şehirlerde cepheleri süslü tapınak­lar ve saraylar yaptırdılar. 
Kassit sanatının karakteristik eserleri olarak «kudurru» adını taşıyan taş steller gösterilebilir. 
Tarla sınırlarında yahut tapınaklar içinde duran ve arazi veya emlakını belirli kişilere, birtakım imtiyazlar ve vergi muafiyetleriyle birlikte verilmiş olduğunu bildiren bu steller, yal­nız sanat bakımından değil, dil ve sosyal teşkilât bakımından da son derece önemli yer tutar. 
Kassit devrinde yapılan mühür­lerde Hammurabi devri mühürlerine benze­yen birtakım resimler bulunmaktadır. Fakat Kassit hâkimiyetinin ortalarına doğru resim­ler özelliğini kaybetmiş; resimleri çevrele­yen çerçeve kalınlaştırılmış ve büyütülmüş­tür. Kaynak: Meydan Larousse

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder